Korkmak Sevdaya Dahil Değil

Korkmak Sevdaya Dahil Değil
Korkmak Sevdaya Dahil Değil

İnsanlara güvendiniz, sevdiniz, aşık oldunuz ve aldatıldınız. Aldatılmasanız da ona yakın bir şeyler mutlaka yaşamışsınızdır. Çünkü herkesin hayatında ikili ilişkilerle alakalı kötü anıları olmuştur. Yaşadıklarınız sizi yıldırmış, bir köşeye sinmenize neden olmuş olabilir. Uzun süre kimseye yaklaşmak istemeyebilirsiniz. Bence yapılması gereken de budur. Yani bir köşeye çekilip depresyona girmek değil tabii ki. Sadece ruhunuzun da dinlenmeye ihtiyacı olduğunu, tazelenmek için biraz zaman tanımanız gerektiğini söylüyorum. Yoksa kimse, hiç kimse arkasından yas tutulacak kadar önemli değildir.

Güven yıkılması kolay, yapılması zor olan bir yapıdır. Yalnızca ikili ilişkilerde değil hayatımızın her alanında olması gerekir, aksi durumda yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Çoğu insan demeyeceğim, bence her insan güvenini yitirecek olaylar yaşamıştır. Az mı çok mu bilmemem ama bir tutam da olsa olmuştur. İhanet, yalan, gizleme, erteleme ve benzeri durumlar bazen tamamen yıkıma bazen de sarsılmaya neden olmuştur. Bunları her zaman karşı taraf da yapmamıştır üstelik. Bazen siz yaptığınız için de karşınızdakine güvenmeyebilirsiniz. Çünkü siz yapıyorsanız o niye yapmasın değil mi? Bunun doğru bir şey olduğunu savunmuyorum asla. Demek istediğim güven iki kişilik bir yapıdır ve bir tarafın eksik bilgisinden zarar görür. Siz yaptığınızda da karşınızdaki insan yaptığında da sarsılabilir. Güven sarsmayın efendim. Öyle sanıldığı gibi özür dilemek yara bandı olmuyor. Hatta bazen yarayı sulandırıp daha da zarar verebiliyor.

Hayat bu ya, kötü şeyler hep olacak. Kötü insanlar da olacak. Buna engel olamayacaksınız çünkü kötü insanlar her zaman kendini belli etmez. Bir pelerinle kötü yanlarını saklar, iyi yanlarını sunar size. Peki siz kapıyı, camı kapatıp kendinizi hayattan izole mi edeceksiniz? Hayır! Tam tersine hayatla yüzleşecek, ‘’senden alacağım var, bana güven veren insanlar getireceksin’’ diyeceksiniz. Tabii bunları gülerek söyleyeceksiniz ki evren de size gülsün. Öfke dolu enerjiler gönderirseniz baştan söyleyeyim, istediğiniz hiçbir şeye kavuşamazsınız. Çünkü karamsar olduğunuz için kavuşsanız da göremezsiniz. O yüzden, işe gözünüzdeki karamsarlık perdesini kaldırarak başlamalısınız.

Kötülerle savaştınız, yoruldunuz, üzüldünüz, kırılıp döküldünüz. Bir süre dinlenin elbette. Ruhunuza detoks yapıyormuş gibi düşünün. Onun da arınmaya ihtiyacı var. Uzun ömürlü robotlar bile bir yerden sonra pes ediyor, ruhunuz gibi kırılgan ve hassas bir varlık için bu çok daha doğal bir durum. Kendinizle kalın, geçmişin muhasebesini yapın. Bu adımı mutlaka uygulayın, nerede ne hata yaptınız, ne eksik kaldı görmeniz gerekiyor. Ölçüp tartın, kafayı hesaplarla bozmadan bitirip bir köşeye kaldırın. Her şeyin fazlası zarar, unutmayın! Üzülüyor olabilirsiniz, bundan daha doğal hiçbir şey yok. Üzülme diyenlere dönüp, ‘’üzülme demenin ne faydası var’’ dizelerini armağan edebilirsiniz. Burada da dikkat etmeniz gereken, yine olayı abartmamak. Ağlayın! Ağlamaktan asla ama asla vazgeçmeyin, çekinmeyin, utanmayın. Beyler, lütfen siz de ağlayın. Bu kadar insani bir olayı gizlemek sizi hasta eder. Kendinize acıyarak değil, eleminizi, kederinizi akıtarak ağlayın. Öyle ağlayın ki, olumsuzlukların her birinin tek tek gözünüzden akıp gittiğini hissedin. Bana göre hiçbir acı yaşanmadan geçmez. Dibine kadar mı dersiniz, sonuna kadar mı dersiniz bilemem ama yaşayabileceğiniz kadar yaşayın. Durumu kabullenmenin tek yolu budur. Yaranızın üstünü örtünce geçirebilir misiniz? Yoksa daha çok acımasına mı neden olursunuz? Ben söyleyeyim; yaranız büyür hatta bedeninizde hasar bırakır. İlacı süreceksiniz ki yanıp kurusun.

Tüm bunları yaptıktan sonra artık tekrar hayatın şarkısını söylemeye başlayabilirsiniz. Acılı ağıtları arkanızda bıraktınız, önünüze bakma zamanı. Sevmekten, güvenmekten korkacaksınız. Oluyor, olmuyor diyemem. Fakat ömür boyu böyle yaşayamazsınız. Elbette temkinli yaklaşın. Adımlarınızı yavaş ve daha emin atın. Nihayetinde sevda, kapınızı tekrar çalacaktır. Evde yokmuş gibi davranamazsınız. Korkup köşeye sinseniz de o sizi bulur ama bu sefer onu incitmiş olursunuz. Mutlu olmaya çalışırken mutsuz olursunuz. İyi insanlar hala var, inanın var. Az var ama var. Denemeden kaçmak niye? Sevmekten de sevilmekten de korkmayın. Korkmak sevdaya dahil değil. Korkmak sevdayı küstürür, kaçırır.

Tekrar söylüyorum; temkinli davranın, emin adımlar atın. Zaten güveninizi tam olarak kazanmış insanları alın hayatınıza. Aldıktan sonra da gerisi cesaretinize kalmıştır. Korkularınızı kovun gitsin. Biterse de kötüler tecrübe, iyiler anı olarak kalsın. Korkmadan, cesurca, dolu dolu yaşayacağınız sevdalar diliyorum…

Yorum Gönder

0 Yorumlar