Şansını Ara

Şansını Ara
Şansını Ara


İnsanız, hepimiz zaman zaman isyan ediyoruz. İstemesek de oluyor işte. Bence bunun anlık mı, devamlı mı olduğu önemlidir. Kendinizi gözden geçirin, ne kadar isyan ettiğinizi sorgulayın. Haklı sebepleriniz de olabilir ama bu eylemin hiçbir zaman iyi bir sonucu olmaz. Bunu unutmayın öncelikle.

Büyüdükçe anlıyorsunuz ki; hayat asla adil değil. Bazı insanların istediği güzellikler, hatta istemedikleri bile ayaklarına gelir. Hayat bazılarına bakır, bazılarına gümüş, bazılarına altın, bazılarına ise tümden yakuttan, elmastan, pırlantadan tepsiler sunar. Babadan zengin, ailesinin göz bebeği, neredeyse hiç gerçek acı tatmamış insanlarınki hangisi söylememe gerek yok her halde. Bu insanlar şöyle bir dursun. Bazı insanlar ortalardan gider şans konusunda. Yani ne fazlası ne eksiği vardır. Yuvarlanıp gidiyoruz denen cinsten. Bazı insanlar ise gün içinde bile şansı büyüteçle arayanlardır. Sürekli ölüm gibi acılarla sınananlara değinmiyorum. Çünkü o acıyı yaşayan bir insan bile başkasını telkin edemeyebiliyor. Ancak siz de onlardansanız yine de hayata küsmeyin olur mu? Çabalamaktan vazgeçmeyin. Kaybettiğiniz kişinin yakınlığına göre hayata düşmanlık dereceniz de değişir. Fakat düşman olmamaya çalışın. Bayıla bayıla kucaklamasanız da, dost olamasanız da düşman da olmamaya çalışın. Kendinize de kaderinize de uzunca zaman tanıyın. Sizin için tüm dileğim, daha fazlasını yaşamamanız ve tekrar gülebilmenizdir.

Diğer şanssızlıklara bir bakalım. Şimdi siz öyle bir insansınız ki; her şey ters gidiyor, hayat size hiç gülmüyor, tüm kötülükler sizin başınıza geliyor, kimse sizi anlamıyor, anlasa da faydası yok çünkü bu sizin kaderiniz. Bundan emin misiniz gerçekten? Evet, koşulların eşit olmadığının ben de farkındayım. Ama oturup sızlanmak, söylenmek biraz daha durumu kötüleştirmiyor mu? Yapmayın lütfen. Sürekli pembe camlı gözlüklerle dolaşamazsınız ama arada takmanız gerekiyor. Olayları her açıdan değerlendirmenin en doğru şekli bu. Başınıza bir şey geldiğinde zihninizde şunu yapın; pembe camlı gözlüğü takın, önce bir gözlüğün üstünden bakın. Kötü yanları görüp, aklınızın bir köşesine alın. Sonra gözlüğün camlarından bakıp nasıl bir iyilik çıkartabileceğinizi ya da iyiye çevirmenin nasıl olabileceğini görmeye çalışın. Şimdi iki türlüsünü de karşılaştırın. Kötü durumlardan ders çıkarıp, önlemlerinizi alın. İyi yanları ise tecrübelerinize ekleyip, çoğaltmak için uğraşın.

Yağmurda ıslandığınızda, onun her zaman gelmeyen, arada gördüğünüz bir dost olduğunu düşünün. Rüzgar saçlarınızı dağıttığınızda gülümseyin, çok daha doğal ve güzel görüneceksiniz. İş görüşmesinde o yanlış kelimeyi kullandığınız için alınmadıysanız, bunu bir fark ettiğiniz için şanslısınız. En azından bir daha yapmayacaksınız. Hoşlandığınız kızla buluştunuz, sandığı kadar paranızın olmadığını anladı ve sizden uzaklaştı. Keşke dediniz; param olsaydı, şansım olsaydı… Aslında o kadar şanslısınız ki! Çalışarak her şeyi elde edebileceğiniz şu dünyada, bunu görmezden gelip, harcanmaya hazır cüzdan arayanlardan uzak durmalısınız. Tabii kitap okumadığınız için sizden uzak durduysa burada da durup düşünmeli, hemen bir ucundan başlamalısınız. Fark ettiyseniz bu da sizin şansınız. Böyle bir şeye teşvik edilmiş oluyorsunuz. Bu kadarını ben söyledim, gerisi sizde. Şansınıza ulaşmak için onu gerçekten aramanız gerekir. Bazen burnunuzun ucundadır ama aramadığınız için göremezsiniz.

Şimdi hayatı dümdüz bir duvar olarak düşünün. Önünüzde bir sürü boya kovası var. Size bir de fırça verilmiş, bu fırça sizin aklınız. Her kovayı sırayla açacaksınız, içinde hangi renk olduğu bilmiyorsunuz ve her biriyle duvarınıza bir motif çizeceksiniz. İlk birkaç boya kırmızı, mavi, yeşil gibi canlı renkler. Çocuksunuz çünkü. Kelebekler, çiçekler, denizler çiziyorsunuz. İlerledikçe öyle bir noktaya geliyorsunuz ki, hep koyu renklerle karşılaşıyorsunuz. Siyah, lacivert, kahverengi, gri… Gittikçe umudunuz tükeniyor. Nihayetinde boya kovalarını açmaktan vazgeçiyorsunuz. Nasılsa koyu renk çıkacak. Açtığınız son kutudan bir sonrakinin beyaz olduğunu hiçbir zaman bilemeyeceksiniz. Çünkü aramayı bıraktınız. Vazgeçtiniz, kaybettiniz… Ya da devam ettiniz ve tekrar parlak renkleri buldunuz. Ama duvarın koyu renkli motiflerine baktıkça moraliniz bozuluyor. Bunun sebebi de o renkler çirkin diye motifleri de çirkin çizmeniz. Halbuki onları birer tecrübe olarak görseydiniz, bakıp ders alacak, elinizdeki renklere şükredecektiniz. Yine de hiçbir şey için geç değil. Gerekirse üzerinden defalarca beyazla geçin. Ya kapanacak ya da etkisi hafifleyecektir.

İçinde canlı renkli boya olan kovalar sizin şansınız, koyu renkli boya olanlar ise tecrübelerinizdir. Hayatta hep renkli boya kovalarını aramanız ve bulmanız dileğiyle…

Yorum Gönder

0 Yorumlar