Saygı Patikası

Saygı Patikası

Hayatınız boyunca bir sürü his ve duyguyla tanışırsınız. Aslında hepsi gelip geçicidir. İyi ya da kötü her his ve duygu zamanla köşesine çekilir. Sizdeki etkisi sadece bunları uyandırmak olan insanlar da o hislerle birlikte yok olur gider. Kalıcı olan insanlar ise karşılıklı saygı duyduklarınızdır. Çünkü en sahici, en samimi, his de duygu da davranış da saygıdan doğar. Peki saygı duymak nedir, nasıl olur, siz saygı duyuyorum derken karşınızdaki insan yaptıklarınızı saygısızlık olarak algılayabilir mi? Evet, algılayabilir. Bunun sebebi inandığınız değerlerin farklı olması da olabilir, saygının aslında ne olduğunu ya da nerede eksik kaldığını bilmemenizden de olabilir. Şunu da söyleyeyim, sayıp sövüp, saygı duyuyorum dediğinizde de bunu gerçekten yapmış olmuyorsunuz.

Şimdi size göre, saygının ne olduğunu düşünün. Kesin yargılarla konuşmamakla birlikte, kendime göre saygının ne olduğunu, nasıl olması gerektiğini size aktarmak istiyorum. Saygıyı çok fazla farklı pencereden değerlendirebilirsiniz. Mesela ben sigara ya da alkolle gösterilen saygının arkasına çok güvenmem. Sigarayı hele hiç anlamıyorum zaten. Alkol ise içince kendini şaşıranlar olabileceğinden, saygı derecesini ortama göre belirleyebilir ama kesin bir ölçüt olarak görülmemelidir. Gittiğiniz yere göre, dış görünüşünüze gösterdiğiniz özen kesinlikle saygıyla alakalıdır. Ben nereye gidersem gideyim durup düşünüyorum. Resmi bir yer ile salaş bir yer farklı kıyafetler ister. İş görüşmesine bir Jean bir tişörtle giderseniz kimse sizi dikkate almaz. Çünkü üzerinizdekiler önce kendinize, sonra kuruma ne kadar saygılı olduğunuzun göstergesidir.

Öte yandan siz ne kadar kötü niyetle söylemeseniz de, küfür ve argo kelimeler saygıyı sıfıra düşürür. Benim en hoşlanmadığım üslup da budur. Böyle insanlar karşımdayken hem rahatsız olurum hem de söylenenleri dinlemem. Yani karşımdaki insan boşa konuşmuş olur. Küfür etmek dilinizi zehirler. Asla bir samimiyet göstergesi değildir. Siz hoşa gidiyor zannetseniz ancak hiç öyle değildir. Özellikle ikili arkadaş ya da sevgili ilişkilerinde zamanla değer azalmasına da neden olur. Aman daha neler demeyin. Dikkat ederseniz bunu farkına varırsınız.

Saygısızlığın en kötü şekli de yargıyla birleşendir. Başka insanların saçına, kıyafetine, kaşına, gözüne, tarzına saygı duyulmadan, karakteri hakkında yorum yapılır, yargılanır. Sarı saç hiç yakışmamış, çok kilo almış, neden o kıyafeti giymiş, dövmesi de var her yerini de deldirmiş. Böyle insanlar hakkında yorum yapma haddi sizindir değil mi? Bence böyle şeyler yapıyorsanız bu cümleyi okuyunca biraz rahatsız olmuşsunuzdur. Daha fazla olmalısınız. Kimsenin tarzı kimseyi ilgilendirmez. Lütfen bir insanın saçını, kilosunu, eleştireceğinize, kendini ne kadar geliştirdiğine, kaç kitap okuduğuna ve ondan iyi yönde neler öğrenebileceğinize bakın. Bu şekilde ağzınız çöplük olmaz, karakteriniz zenginleşir.

Beni en çok sinirlendiren ve hatta üzen bir saygısızlık çeşidi de inanç ve cinsel tercihlere karşı yapılandır. O Allah’a inanmıyor, onun mezhebi farklı, onun dini başka dedikçe elinize ne geçecek? Size ne yahu. Siz, size olan tavrıyla ilgilenin. İnsanları bu sebeple dışlandığınızda iyi insan olmuyorsunuz. Ayrıca kimsenin cinsel tercihi de sizi ilgilendirmez. Bir kısım bunun doğuştan geldiğini, bir kısım duygusal olarak da olabildiğini söylemektedir. Her ne şekilde olursa olsun, bu o insanın kendi kararı ya da durumudur. Ayıplamak sizi yüceltmez, küçültür. Böyle insanları utandırıp, toplumun dışına itince size daha çok yer açılacak sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Çirkinleşmiş, kötüleşmiş, sığlaşmış oluyorsunuz. Sadece karşınızdaki insanları değil kendinizi de düşünün. Siz bu kadar kötü olmayı hak ediyor musunuz? Bence siz iyi insanlar olmayı, saygı duymayı ve saygı görmeyi hak ediyordunuz. Bu dediğime bir kulak verin.

Saygının en keyifli yanı ise, dümdüz mutluluğa giden bir patika olması. Yürüdükçe keyiflenirsiniz. Mutlu olur, mutlu edersiniz. Hayatınızın bir saygı patikası olmasını diliyorum efendim.